Genel Gündem Tüm Manşetler

Sıkıntıları dile getirdi.

Eğitim Sen Kdz. Ereğli Temsilciliği Yürütme Kurulu yazılı bir açıklama yaparak; yüzyüze eğitimdeki, sıkıntıları dile getirdi. Sendika, hijyen konusunda okullarda yeterli personelin olmadığına dikkat çekti. Açıklama şöyle: 6 Eylül’de Milli..

Sıkıntıları dile getirdi.

Eğitim Sen Kdz. Ereğli Temsilciliği Yürütme Kurulu yazılı bir açıklama yaparak; yüzyüze eğitimdeki, sıkıntıları dile getirdi. Sendika, hijyen konusunda okullarda yeterli personelin olmadığına dikkat çekti.

Açıklama şöyle:

6 Eylül’de Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in ‘Okullarda gerekli önlemleri aldık’ açıklamasıyla okullar eğitim öğretime başladı. Ancak okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı aşikardır. MEB ise okulların yüz yüze eğitime hazır olmasından “maske, mesafe ve hijyen” kurallarına uymayı anlamaktadır. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yaptığı açıklamadaki “Servislerdeki ve okullardaki hijyen tedbirleri, maske kullanımı, havalandırma gibi tüm ayrıntıları Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışarak alınması gereken önlemleri tüm valiliklere, tüm illerimize, tüm ilçelerimize bildirdik.” ifadesiyle bütün sorumluluğu mülki amirlere ve eğitim yöneticilerine bırakmıştır. Her zaman olduğu gibi devlet okulları kendi kaderine terk edilmiştir. Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konusu muğlak durumdadır. MEB bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek zorundadır.

Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlanmış, kayıt parası başta olmak üzere, velilerden sıvı sabundan, deterjana kadar çeşitli adlar altında para toplanmaya başlanmıştır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2021/’22 eğitim öğretim yılı başında da okullarda temizliği sağlayacak personel eksikliği sorunu devam etmektedir. Uzun süredir İŞKUR üzerinden sağlanan personel ihtiyacı sorununun çözülmesi için ayrılması gereken ödenekler ayrılmadığı gibi; okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yeterli sayıda yardımcı personel görevlendirmesi de yapılmamıştır. Yıllardır kadrolu yardımcı personel alımı yapılmamakta ve ihtiyaçlar İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelerle geçiştirilmektedir. Eğitim sürekliliği için yardımcı personelin kadrolu ve güvenceli on iki ay boyunca okulda olması gerekmektedir. Kadrolu ve güvenceli atama ile yardımcı personel yükünün veli ve okul idaresine devredilmesinin önüne geçilmeli, hizmet sürekli hale getirilmelidir.

Piyasacı, rekabetçi ve mülkiyetçi bir sistemin sonucu oluşan okullar arası eşitsizlikler nedeniyle, sınıf mevcudu yani derslik başına düşen öğrenci sayısı başta olmak üzere okuldaki bilim, kültür, sanat mekânları, okul bahçesinin genişliği, laboratuvar, kütüphane, tiyatro salonları, spor salonları gibi öğrenme mekânlarının varlığı/yokluğu, büyüklüğü ve niteliği okuldan okula büyük farklılıklar göstermektedir. İlçemizde derslik başına düşen öğrenci sayısının 30’u aştığı ya da 20’nin altında olduğu okullar mevcut. Yönetmeliğe göre derslik genişse salgın sürecinde sınıflar yeterli olabilir ancak 40 metrekarelik sınıflarda 30 öğrencinin mesafeli oturması mümkün değildir. Okullarda sınıflar bir bir karantinaya alınırken Kdz. Ereğli MEM sınıfları seyreltme ile ilgili adım atmak yerine tam tersi mevcudu 30’un altında olan sınıfları birleştirmek için uğraşıyor. Salgın döneminde değilmişiz gibi hem öğrencilerin hem öğretmenlerin sağlığını tehlikeye atan uygulamalar yapılıyor. Ayrıca sınıf birleştirme uygulanan okullarda öğretmenler norm fazlası olma durumuyla da karşı karşıya kalıyor. Bu zor salgın günlerinde okullarımızı açık tutmak, öğrenme kayıplarını gidermek ve nitelikli bir eğitim vermek için eğitim emekçileri büyük bir özveriyle çalışırken mağduriyet oluşturacak uygulamalardan kaçınılmalıdır. Yüz yüze eğitimin sağlıklı bir ortamda yürütülmesi için MEB, derslik başına öğrenci sayısını azaltmak üzere ciddi bir altyapı ve buna uygun bir öğretmen planlaması çalışması yapmalıdır.

Pandemi koşullarında 40 dakikalık ders sürelerinin azaltılması için eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca okul öncesi öğretmenleri günde 6 ders ve 300 dakika blok ders yapmakta ve bu öğretmenlerin teneffüs hakkı bulunmamaktadır. 50 dakika olan ders sürelerinin azaltılması ve okul öncesi eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak teneffüs haklarının düzenlenmesi, pandemi koşulları dikkate alındığında aciliyet kazanmaktadır. MEB’i bu konuda bir an önce somut adımlar atmaya çağırıyoruz.

Taşımalı eğitim sistemine son verilerek köy okullarının açılması gerekmektedir. Salgın sürecinden olumsuz etkilenen öğrenci ve eğitim çalışanlarının psikososyal açıdan desteklenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, MEB bu süreci başta TTB olmak üzere, eğitim örgütleri, sendikalar ve veliler ile sürekli iletişim halinde yürütmelidir.

Sendikamız, salgın sürecinin başından itibaren bilim insanlarının ve Türk Tabipleri Birliği’nin salgın yönetimine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin raporlarını, çözüm önerilerini ve uyarılarını kendisine referans almıştır. Ancak siyasi iktidarın ve özellikle de Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel verilere dayanmayan, birbiriyle çelişen açıklamaları ve uygulamaları ile salgın yönetiminin şeffaf yürütülmemesi gibi sorunlar çok sayıda eğitim emekçisinin aşı ve yan etkilerine dair çeşitli kaygılar taşımasına neden olmuştur. Salgın gibi toplum sağlığını tehdit eden bir konuda, her bireyin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını, çalışma hakkını ve eğitim hakkını savunması gerektiği açıktır. Sağlıklı ve güvenli bir şekilde tam zamanlı yüz yüze eğitim için tüm eğitim bileşenlerinin aşı olması, her şeyden önce toplumsal bir sorumluluktur. Bu konuda tepeden inme kararlar yerine kaygıları giderecek, bilimi rehber edinen ve konunun özneleriyle birlikte politika oluşturulması gerekmektedir. Özellikle aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları, salgın sürecinden ders çıkarılarak iş yeri hekimliği uygulamasına gidilmesi, bu sağlanana kadar bölge bölge oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önemlidir.

Okullarımızı amasız fakatsız açabilmek ve açık tutabilmek ivedi bir ihtiyaçtır. Okullarımızın kapalı kalmasının yarattığı toplumsal zararlar düşünüldüğünde bu konuda bütün sorumluluk MEB’in ve iktidarın omuzlarındadır. Tüm eğitim bileşenlerini, tam zamanlı yüz yüze eğitimin devam edebilmesi için gerekli duyarlılığı sağlamaya ve tedbirlerin tamamlanması için hak aramaya çağırıyoruz.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL