enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,4904
EURO
49,5343
ALTIN
5.741,39
BIST
10.918,51
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Zonguldak
Çok Bulutlu
16°C
Zonguldak
16°C
Çok Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
14°C

Futbol Geçmişi Olmayan Hakemler…

01/12/2025 14:37 | Son Güncellenme: 01/12/2025 15:01
A+
A-

Futbolseverlerin en büyük serzenişidir: “Hayatında topa vurmamış adam gelmiş maç yönetiyor!”

Peki, gerçekten bu sadece bir tribün efsanesi mi, yoksa altında bilimsel bir gerçeklik yatıyor mu?

Hakemlik, bakıldığında kitaba bağlı bir meslektir. IFAB (Uluslararası Futbol Birliği Kurulu) kurallarını ezberleyen, atletik testleri geçen ve psikoteknik yeterliliğe sahip herkes sahaya çıkabilir. Tıpkı bir hakimin, cinayet davasına bakması için katil olması gerekmediği gibi; bir hakemin de faulü süzmesi için futbolcu olması gerekmez. Kağıt üzerinde böyledir. Ancak futbol, kağıt üzerinde oynanmaz.

Kendi gözlemimi en baştan söyleyeyim: Ben, futbol oynamamış birinin pekala iyi bir hakem olabileceğini düşünüyorum. Ancak, bazı gri pozisyonlar vardır ki; o çimlerin kokusunu içine çekmemiş, o kramponun baskısını ayağında hissetmemiş birinin doğru kararı vermesi neredeyse imkansızdır. Peki, bilim bu konuda ne diyor?

Ayna Nöronlar ve “Hissedilen” Kararlar

Nörobilimde “Ayna Nöronlar” (Mirror Neurons) adı verilen büyüleyici bir keşif vardır. Bir eylemi gerçekleştirdiğimizde beynimizde yanan ışıklar, aynı eylemi başkası yaparken izlediğimizde de yanar. Yani beyin, karşıdakini anlamak için o eylemi kendi içinde test eder. (Empatik Beyin/Christian Keyser)

İşte tam bu noktada, futbol oynamış bir hakem ile oynamamış bir hakem arasındaki makas açılıyor. Eski bir futbolcu, ikili mücadele sırasında omuz darbesinin şiddetini gördüğünde, kendi hafızasındaki kas ve denge verilerini çağırır. O düşüşün “doğal bir fizik kuralı” mı yoksa “kendini yere bırakma sanatı” mı olduğunu, kurallardan ziyade beynindeki motor hafıza ile süzer. Futbol oynamamış bir hakem ise bu veriyi işlerken sadece görsel algıya ve kural kitabındaki paragrafa güvenir.

Futbolun en tartışmalı alanı “niyet okumaktır”. Topa müdahale sırasında ayağın ne kadar kalktığı, vücudun doğal hareketi veya bir elin “doğal konumunda” olup olmadığı, saf bir fizik sorusu değildir. Bir stoperin hava topuna çıkarken kollarını açması denge gereği midir, yoksa rakibi bloklamak için midir? Futbol oynamış biri, yerçekimine karşı o sıçramayı yaparken kolların istemsizce nasıl hareket ettiğini bilir. Oynamamış biri içinse o kol, sadece “rakibin yüzüne çarpan bir cisim”dir. Bu yüzden, futbol oynamayan hakemler teknik kararlarda (ofsayt, taç, kural hatası) kusursuz olabilirken; yorum gerektiren (kasıtlı faul, el, şiddetli hareket) pozisyonlarda çuvallayabilirler. Çünkü o an ihtiyaç duyulan şey bilgi değil, kendini onun yerine koyabilmektir.

Toparlamak gerekirse; futbolculuk geçmişi olmayan birinin hakemlik yapmasına karşı değilim. Disiplin, eğitim ve kondisyon ile bu açık büyük oranda kapatılabilir. Pierluigi Collina gibi bir efsane, vasat bir futbolcuydu ama tarihin en iyi hakemi oldu.

Ancak kabul etmeliyiz ki; sahadaki o agresif mücadele anlarında, futbolun tozunu yutmuş hakemlerin cebinde görünmez bir joker kartı vardır: Hissiyat. Futbol oynamamış bir hakem maçı yönetebilir, kuralları uygulayabilir. Ama bir futbolcunun o anki acısını, niyetini veya çaresizliğini anlaması gereken o “kritik saniyede”, kitabın bittiği ve tecrübenin başladığı yerde, kararı vermek her zaman daha zordur.

Düdük herkesin ağzına yakışır; ama sahanın dilini bilmek, bazen kural kitabını bilmekten daha değerlidir.

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.